
Dr Gokhan Guvener
Akupunkturist, KBB Uzmanı
Tel: 07521 195818
Fransa’da Dr Rafael Nogier, Arjantin’de Dr Daniel Asis, Brezilya’da Dr Jorge Boucinhas tarafından yaygın biçimde uygulanan yöntem, zaman içinde tüm dünyada büyük bir ilgi kazanmıştır.
Genellikle tek seansta gerçekleştirilir. Geçmişte yaşanmış travmaya, bir protokol çerçevesinde odaklanılır. Bu esnada kulak akupunkturuna göre, hipokampus, amigdala ve psikolojik skar alanlarını temsil ettiği düşünülen bölgeler, elektriksel detektörle taranır. Aktif elektriksel sinyal alınan noktalar, yine bu protokol ilkelerine göre düşük elektrik akımı ve renk frekanslarıyla uyarılır.
Olumlu sonuçlar ve rahatlama genellikle dakikalar içinde gözlemlenebilir.
Etki mekanizması tam olarak anlaşılamamakla birlikte, merkezi sinir sistemindeki filtre düzeneklerinin yeniden devreye girmesini sağladığı düşünülmektedir. Bu filtre mekanizmaları iyi çalışmadıklarında, geçmişte yaşanmış travmatik anılar ve sıkıntılar, SANKİ ŞU ANDA YENİDEN YAŞANIYORMUŞ GİBİ, stres kimyasalları salgılatabilirler.

Kulak akupunkturu ile Nefes terapileri, Neurofeedback, EMDR, müzik, ritm ve yoga tedavileri gibi yaklaşımlara paralel biçimde, çok etkili sonuçlar sağlanabilmektedir. Almanya’daki saygın tıbbi akupunktur dergisi Deutsche Zeitschrift für Akupunktur’daki makaleye göre başarı oranı %92’nin üzerindedir.
Anlaşılır olması açısından, olabildiğince özetleyerek bu konuda biraz daha kapsamlı bilgi vermeye çalışacağım:

Psikiyatrist Bessel A. Van Der Kolk Beden Kayıt Tutar adlı kitabında, Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na yönelik çeşitli yaklaşımlardan söz eder. Nöroblilimci Joseph LeDoux da merkezi sinir sistemindeki farklı yolların hassas ilişkisini anlatır.
Dış dünya ile ilgili duyusal bilgiler, gözlerimiz, burnumuz, kulaklarımız ve tenimiz aracılığıyla edinilir. Bu duyular, beyin içinde bir “aşçı” görevi gören ve limbik sistemin içinde bir alan olan talamusta birleşir.
…
Ardından duyular, iki yöne devam ederler:
1) Limbik sistemde bilinçdışı beyindeki amigdalaya ve 2)Bilinçli farkındalığımıza ulaştıkları frontal beyine.
TSSB’de (Travma sonrası stres bozukluğu’nda) bu iki yön arasındaki, yani amigdala ve frontal beyindeki özel alan (Prefrontal korteks) arasındaki hassas dengenin değiştiği düşünülür.
…
Duygusal beyin, gelen bilginin yorumlandığı ilk yerdir. Çevre ve beden durumları hakkında algılanan bilgiler; gözler, kulaklar, dokunma, kinestetik duyum vs. talamusta birleşir, burada işlenir ve amigdalaya gönderilir, orada bunun duygusal belirginliği yorumlanır.
Amigdala bir tehdit algılarsa (ilerleyen bir araçla olası bir çarpışma, caddede tehdit edici görünen bir kişi) tüm beden tepkisini yönetmek için stres hormon sistemini ve otonom sinir sistemini (OSS) çalıştıran hipotalamusa ve beyin sapına anlık mesaj gönderir.

Amigdalanın tehditle ilgili yorumu çok yoğunsa ve/veya beynin daha üst alanlarının filtreleme sistemi yetersiz kaldıysa, sıklıkla TSSB’de olduğu gibi, insanlar otomatik acil yanıt sistemi üzerindeki kontrollerini kaybederler, UZAMIŞ İRKİLME, DERİN ÜZÜNTÜ , ÖFKE PATLAMALARI gibi tablolar yaşayabilirler. İmgeler, sesler gibi duygusal izler ve bunlara eşlik eden korku ve çaresizlik gibi yoğun duygular ortaya çıkabilir.
Normal koşullarda, talamus aynı zamanda bir filtre ya da bekçi gibi davranır. Bu da onu dikkat, odaklanma ve yeni öğrenmelerin merkezi hâline getirir; tüm bunlar travma ile engellenir.
TSSB (Travma sonrası stres bozukluğu) yaşayan kişiler, FİLTRE EKSİKLİĞİ sonucunda, sürekli gelen algılarla aşırı yüklenirler. Başa çıkabilmek için kendilerini kapatmaya, bakış açılarını daraltıp aşırı odaklanmaya çalışırlar.
…
TSSB’da (Travma sonrası stres bozukluğu’nda) amigdala, geçmiş ve şimdi arasındaki ayrımı net olarak yapamaz.
Güçlü stres hormonları, otonom sinir sistemi tepkileriyle birlikte travma, SANKİ ŞU ANDA HÂLÂ YAŞANIYORMUŞ gibi bir reaksiyon oluşur. Bu olumsuz duygulardan sorumlu vücut kimyasalları, üzüntüyü ve travmayı yeniden yaşıyormuşuz gibi artmış miktarda salgılanabilir ve yaşam kalitemizde olumsuz etkilere sebep olabilirler.
